Köprülü Yabulçişta Köyü / Fshati Jabollçishta www.koprulu-yabulcista.tr.gg
 
Yabulçişta Köyü / Fshati Jabollçishta  
  Ana Sayfa
  Yabulçişta Köyü
  Aşağı Yabulçişta Köyü
  Köprülü (Veles)
  Makedonya
  Derneğimiz
  Tüzüğümüz
  Faliyetler 2007
  Kahramanlarımız
  Sabri BERKEL
  Dr. Avni SERBEST
  Videolar
  Haberler:
  Kitap Kültür
  Yabulçişta Nostalji
  Yabulçişta 2008
  Fotoğraf Albümü
  K.F. BAŞKİM
  Linkler
  Köprülü'nün Sesi Bülteni
Kahramanlarımız

Köprülü'lü Hamdi Bey
(1886 - 1920)

1886 yılında Kosova'nın Köprülü kasabasında doğdu. Edremit Kaymakamlığında iken "İttihatçı" olduğu suçlamasıyla Damat Ferit Hükümeti tarafından görevinden alındı. Akbaş Cephaneliği baskınını düzenleyerek, buradaki silah ve cephaneyi Anadolu'ya gönderdi. Anzavur ve arkadaşları tarafından şehit edildi.

KÖPRÜLÜ'LÜ HAMDİ BEY
VE AKBAŞ CEPHANELİĞİ BASKINI

Yard. Doç. Dr. Zeki ÇEVİK*

Osmanlı Devleti'nin ölüm fermanı olarak değerlendirilen Mondros Mütarekesi bir bakıma İtilaf Devletleri'nin "Şark Meselesi"ni halletmeleri anlamını taşıyordu. Bu maksatla derhal Mütareke'nin hükümlerini uygulamaya koyuldular. Çünkü Batılı Devletler böyle bir fırsatı altı asır bekleyerek yakalamışlardı.

Bu Mütareke'nin en önemli maddelerine göre; İstanbul, Çanakkale boğazları ve istihkâmları İtilaf Devletleri'ne teslim edilecek, mühimmat ve taşıt vasıtalarına el konulacaktı.

Ayrıca 7. maddeye göre de herhangi bir stratejik noktayı, güvenliklerini tehdit gerekçesiyle işgal edebileceklerdi.

İşte bu hükümler gereğince Osmanlı Harbiye Nezareti de 26 Kasım 1918 akşamına kadar Gelibolu Yarımadası ile Çanakkale'nin Anadolu yakasının askeri birliklerinden arındırılmasını istedi. Bu emir uyarınca, 14.Kolordu ile 55. Tümen Gelibolu'dan Tekirdağ'a; 49. Tümen Malkara'dan Kırklareli'ye; 60. Tümen Eceâbat'tan Keşan'a yer değiştirerek, Çanakkale Boğazı savunmasız bir hale getirildi.

Çanakkale Boğazı böylece işgale hazır bir duruma geldi. İtilâf Devletleri de rahat bir şekilde boğazın iki yakasını işgal ettiler. Bu arada silah ve cephane depolarını da ele geçirdiler. Bu cephaneliklerden en önemlisi Gelibolu sahilindeki "Akbaş Deposu" idi.

Akbaş, Çanakkale Boğazı'nın Gelibolu yakasında, Gelibolu ile Eceâbad arasında kıyıda bir bölgenin adıdır. Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada bu cephanelikte 8000 Rus tüfeği, 40 Rus ağır makineli tüfeği, 20.000 sandık cephane ile ayrıca muharebe ve istihkâm malzemesi vardı. Bu malzeme 1917 yılında Rusya'da ihtilâl çıkması sebebiyle Doğu Cephesi'nde ele geçen savaş ganimeti idi ve buraya getirilip depolanmıştı. Mütarekeden sonra burasını koruma sorumluluğunun Fransızlar devraldı. Fakat depoda Türk subay ve askerleri de vardı.

Mustafa Kemal Nutuk'ta o günleri; "Mütarekeye dahil olur olmaz, kıtaâtın muharip efrâdı terhis olunmuş, silâh ve cephanesi elinden alınmış, kıymet-i harbiyeden mahrum birtakım kadrolar haline getirilmişti," diyerek kısa ve net bir şekilde anlatmıştır.

İtilaf Devletleri Akbaş Cephaneliği'ndeki malzemeyi Rusya'da Bolşeviklere karşı çarpışan Varangel (Nikolayevig Varangel) ordusu askerlerine verip, onları güçlendirerek Kızıl Ordu'ya saldırtmayı düşünüyorlardı. Bu maksatla Osmanlı Hükümeti'ne resmen bu durumu bildirmişler, hükümet de bunu hemen kabul edivermişti. Oysa mütareke şartlarında bu Rus silah ve cephanesi ile ilgili bir hüküm yoktu. Fakat Vükelâ Heyeti (Bakanlar Kurulu) bu malzemenin İtilâf Devletleri'nin malı olması gerektiği, şeklindeki garip bir gerekçeyle bu isteğe boyun eğmiştir. Hatta bu kararın sonucu cephanelikteki silâh ve cephaneyi Rusya'ya götürmek üzere, 1920 yılı Ocak ayında Gelibolu limanına bir Rus gemisi bile gelmiştir.
Bu arada İstanbul gazetelerinde çıkan Akbaş'taki silâh ve cephanenin Rusya'ya gönderileceği haberi hem Kuva-yı Milliyecilerin, hem de Ankara'nın dikkatini çekti. Silâh ve cephane sıkıntısının had safhada olduğu bir sırada bu haberler büyük üzüntü yaratmıştır.



Yahya Kaptan
(1891-1920)

 

1891 yılında Kosova'nın Köprülü Kasabası'nda doğan ve Arnavut kökenli olan Yahya Kaptan, ilk mücadelesini burada Bulgar komitacılara karşı verdi. 1912'den sonra Cemail Longuri ve İdam İbrahim ile çete kurarak Bulgar komitacılarla savaştı. Balkan Savaşı sırasında Sırp ordusu karşısında gerileyen Osmanlı kuvvetlerine düşmanla ilgili bilgiler aktardı. İdam edilecek olan Türk esirleri kurtardı. Bir Dünya Savaşı sırasında da gönderildiği Sırbistan'da çok önemli görevleri yerine getirdi. Enver Paşa'nın Kafkaslar üzerinden Anadolu'yu kurtarma mücadelesine çetesiyle katıldı. Daha sonra Tavşancıl Beldesi'ne yerleşti. Burada da yeni bir çete kurarak, Rum çeteleriyle mücadele etti. Özellikle Gebze ve Kocaeli dolaylarında Rum çetecileriyle amansız savaşlar verdi. 8 Ocak 1920'de Tavşancıl Beldesi'nde şehit edildi.

Atatürk'ün Büyük Nutuk'ta 17 sayfa yer ayırdığı Kuvayı Milliye kahramanlarından Yahya Kaptan'ın, 1920 yılında şehit edildiği Gebze İlçesi'nin Tavşancıl Beldesi'nde heykeli dikildi. Arnavut kökenli Kosovalı olan ve çeteleriyle Sırplara karşı da büyük savaşlar veren Yahya Kaptan'ın heykelinin dikilmesiyle, Atatürk'ün bu yönde Gebzeliler'e yaptığı vasiyet de, - aşırı rötarlı da olsa- yerine getirilmiş oldu. Yahya Kaptan'ın heykeli, Gebze Kaymakamlığı ve Tavşancıl Belediyesi'nce, işadamı Oğuz Aydemir'in katkılarıyla yaptırıldı. 2 metre 40 santim boyundaki Yahya Kaptan heykelini Heykeltıraş Emre Başoğlu yaptı. Ayrıca İzmitin yeni inşa edlinen bir beldesine ve bir çok okula Şehidimiz Yahya Kaptan adı verilmiştir.

*****************

Teşkilat-ı Mahsusa
Abdullah MURADOĞLU
Yeni Şafak Gazetesi

Teşkilat-ı Mahsusa'ya bağlı gönüllü taburlarından biri Osmancık'tı. Başta Yüzbaşı Cemil ve ünlü çeteci Yahya Kaptan olmak üzere taburun subayları Batı Trakya ve Trablusgarp'te bulundu. Osmancık Taburu, Süleyman Askeri'nin emrinde Basra'da İngilizlere karşı savaştı. Tabur komutanı Yüzbaşı Cemil ve pek çok gönüllü şehit düştü. Ali Çetinkaya ve MAH Başkanı Naci Perkel de taburun komutanlarındandı. Taburun teğmeni Şeyh Şamil'in torunu Hamza Osman, "Bir Avuç Kahraman" isimli kitabında şöyle anlatıyordu: "Harp meydanlarında verdiğimiz zayiattan başka, kuş uçmayan kervan geçmeyen köylerde, binbir zahmet ve meşakkattan, açlık, susuzluk, güneş çarpması ve sıcak memleketlere mahsus birçok hastalıklardan ne aslan gibi delikanlılar kaybetmiştik. Ne kadar mert ve kıymetli subay ve erlerimiz oralarda son nefeslerini vermişlerdi. Kumların seraplarına karışmış olan bu mezarsız şehitlerimizin aziz hatıraları önünde kalbimden taşan saygı hisleriyle eğilirim. Vatan uğrunda imanla ölenlerin yüksek şerefi yanında her şeref sathi ve geçicidir."


Sitemizde 90200 ziyaretçi (223893 klik) burdaydı!
Yabulçişta Köyü / Fshati Jabollçishta  
   
Facebook Beğen  
 
 
Arnavut Atasözleri  
  -Sen çalış, İşine alış. Rızkın dişine kendi gelir.-Fareye aslan nedir demişler, kediyi göstermiş.-Borç verirken ya paranı, ya dostunu kaybedersin.-Düzgün vücudu olanın, gölgesi eğri görünecek diye  korkusu olmaz.-Akıl insanın külahında bir çividir. Yumruk yemeden içeri girmez. -Çabuk gelen kötü şans, geç gelen iyi şanstan daha iyidir.  
Yabulçişta Köyü  
  Köyümüz Makedonya'nın Köprülü (Veles) ilinin Yabulçişta köyüdür. Köyümüzün yaklaşık 350 yıllık geçmişi vardır.  Balkan Harbi ile başlayan göçlerden sonra 1950 li yıllarda Anavatan'a yine göçler başlamış 1970 lere kadar sürmüştür. Bu dönemde göç eden hemşerilerimiz çoğunlukla İstanbul'a yerleşmişlerdir. Günümüzde Anavatan'da yerleşik 10.000 civarında hemşerimiz bulunmaktadır. Hemşerilerimizin en yoğunlukta yaşadığı yer İstanbul un Gaziosmanpaşa ilçesidir. Zeytinburnu, Bahçelievler, Bayrampaşa, Eyüp, Fatih, Küçükçekmece ilçelerinde, Tekirdağ, Kırklareli, İzmir, Bilecik, Bursa, Ankara ve Adapazarında hemşerilerimiz yaşamaktadır.   
 
  Arnavut Kültürü İnternette Arnavutların Sesi Radyosu  
www.koprulu-yabulcista.tr.gg Copyright; Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Kullanılamaz. Köprülü Yabulçişta Köyü / Fshati Jabollçishta www.koprulu-yabulcista.tr.gg
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol